Yazar: Borahan Ergülen

  • Haylaz Bodrum Gecesi

    Bodrum gecesi, sessiz, sakin bir koyda
    Oturup sessizliği dinliyorum.
    Dalgaların hafif çırpınışı,
    Ayın yakamozu
    Vurur suya tatlı nazlı, dans eder suda.

    Bodrum gecesi, tatlı bir esinti
    Ruhu okşar gibi.
    Suya yansıyan ışıkta dans eder balıklar,
    Çalan müziğe eşlik eder sanki.

    Teknelerde insanlar koyu bir muhabbette,
    Kahkahaları durmaz derin sohbette.
    Bodrum geceleri neşeli ve eğlence dolu,
    Kıskanır kalabalık, keşmekeş şehirler
    Haylaz Bodrum’u…

  • Anlamını Yitirenler

    Sessiz ve derin duygular,
    Aşkın girdabında içine çeker.
    Umursamaz sevdalar
    Boğulur gider.

    Anlamsız, boş hayaller
    Derin gerçeklerde yok olur gider.
    Umut, umutsuzluğa dönüştüğünde
    Beklenti dağılır gider.

    Bir döngü içinde monotonlaşır,
    Hayatın içinde yok olur gider.
    Anlatmak zor gelir bazen içinden geçenleri,
    Dışa vur ruhunun derinliklerini.

    Var olmak ya da olmamak,
    Anlamını yitirsin.
    Duygu sarsın bedenini,
    Umursama sakın hayatın gizemini
    Sana sürpriz olsun yarının getirdiği.

  • Gurbette Özlem

    Sokak lambası aydınlatır dibini,
    Gurbette birisi özler sevdiğini.
    Kavuşmak için bir gün,
    Duası hep Allah’a;
    El açıp yalvarır, başı semada.

    Sokak lambası aydınlatır dibini,
    Gurbette birisi özler sevdiğini.
    Tarifsiz bir sevda yakar yüreğini,
    Dayanılmaz bir duygu sarar tüm benliğini.

    Özler durur gurbette sevdiğini,
    Sokak lambası aydınlatır dibini,
    Gurbette birisi özler sevdiğini.
    Dayanılmaz bir sızı kaplar yüreğini,
    Bırakmaz yakasını, boğazını sıkar gibi.
    Düğümlenir boğazında, tıkanır kelimeler;
    Nefes alamaz sanki, kaybeder kendisini.

    Sokak lambası aydınlatır dibini,
    Gurbette birisi özler sevdiğini.
    Garip bir şehirde, yapayalnız ve durgun;
    Geceler uzun, sabaha çok var.

    Sokak lambası aydınlatır dibini,
    Gurbette birisi özler sevdiğini.
    Rüzgâr savurur hasretini sensizliğe,
    Yağan yağmur gizler gözyaşlarını.

    Sokak lambası aydınlatır dibini,
    Gurbette birisi özler sevdiğini.

  • Sonsuzluğa Akarken

    Ölüm ne güzeldir,
    Ölüm, gözlerinde gülüm.
    Bir damla yaş olup akıp gitmek,
    Durmak sessizliğinde sakince, gülüm.

    Akar boşluğa, gider anlamsız her günüm;
    Anlamı yok, anlamaya çalışmanın.
    Sakince seni beklerim, gülüm.
    Bırak, kaderimin çizdiği yolda gideyim,
    Engel olma, gülüm.

    Usandım artık çaresizliği yaşamaktan,
    Çareme engel olma, gülüm.
    Gittiğim yolun engeli olma;
    Varlığın, yokluğuma engel oldu, gülüm.

    Duramam artık, gitmem gerek;
    Gideceğim yerde bekleyeceğim, gülüm.
    Yorgundu her günüm, yılmıştım.
    Bırak sonsuzluğa akayım, gülüm.

    Seni sarıp sarmalamak gibi,
    Sarayım sımsıkı sonsuzluğu, gülüm.
    Bırakmazsın, biliyorum, çaresiz kalacaksın.
    Gitmek zamanım gelmişse eğer,
    Mecbursun, bırakacaksın.

    Üzülmek anlamsız olacak;
    Gittiğim yer, benimdir, gülüm.

  • Vicdanın Sessizliği

    Bir çocuk; ayağı çıplak, elbisesi yırtık,
    Midesi boş, karnı aç, gözlerinde hıçkırık.
    “Yapılanlar reva mı bize?” der gibi bakar,
    Neredesiniz, hey Müslümanlar?

    Soykırımın alası var burada, gözünüz kör mü yoksa?
    Yapılan eziyetler bize, ne oldu söyleyin size?
    İnsanlığınız mı, yoksa vicdanınız mı kalmadı?
    Nedir sizi bu hale sokan, bizi bu halde bırakan?

    Müslüman olmamız mı, Müslümanca yaşamamız mı
    kırmızı çizginiz? Nerede başlar, nerede biter?
    Unutmayın, bu hesap ahirete gider.
    Dünya dediğin, koca bir yalan;
    Yalanın içinde, biraz daha yalan…

    Hesap günü bekleyeceğim seni,
    Yaradana edeceğim yemini.
    Bunlardı bize yapılan eziyete kör olan,
    Yaptıklarını yanına kâr sayan.

    Bunlardı, kendi çıkarlarını insanlığın üstünde tutan.
    Bunlardı, biz açken tok yatan.
    Bunlardı, yarın yokmuş gibi yaşayan.
    Bunlardı, bizler ölürken çetele tutan.
    Bunlardı, duyarlı insanlara düşman olan.

    İnsanlık adına, kulluk adına, varsa alacağımız,
    Senin huzurunda, bunlardan davacıyız.